17 Ekim 2017 Salı

Bilgisayar Mühendisliğini Nasıl Seçtim...

 Bu sene hiç blog yazmadığımı farkettim. Tam da sürekli sınav sistemleri hakkında konuşulurken aklıma bu blog yazısını yazmak geldi. Bu yazı bölümü nasıl seçtiğimden çok nasıl sevmeye başladığımın hikayesi olacak aslında.

 Türkiye'deki eğitim sistemini hepimiz biliyoruz. Öğrencilerin neye göre meslek seçimi yaptığı da çok aşikar bir şekilde ortada. Ben de onlardan biriyim aslında, bir sene daha hazırlanmak isteyip hocamın "Melike yapma yeterince çalıştın zaten, istediğin puanı yapamama nedeninin stres olduğunu biliyoruz ve ikinci sene hazırlanırsan daha çok stresli olacaksın" diyerek beni engellemesi sonucu tercih yaptım. Size, herkese inat tüm tercihlerimi inşaat mühendisliği yazıp sonra nasıl değiştirdiğimi hiç anlatmayayım :) Zaten Bilgisayar Mühendisliği mi yazacaksın kız kısmı o işi mi yapar öğretmenlik seç muhabbetlerini hiç anlatmıyorum. Çoğu kadın meslek seçimi yaparken böyle şeylere maruz kalıyor. Neyse bu başka bir konu...

 Üniversiteye ilk başladığım sene hazırlık okumak istedim. Zorunlu değildi fakat benim hep böyle bir düşüncem vardı. Bir de bölüme isteyerek gelmemişim belki tekrar hazırlanır sınava girerim hayallerim vardı. Buna rağmen okula başladıktan sonra bölümle ilgili araştırma yapmaya başladım. Ne yapıyorlar bu bölüm neymiş nasıl işler yapıyorlarmış. Tabi bu sırada daha hazırlıktayken Necdet hoca hakkında rivayetler duyuyorsunuz "of bir hoca varmış dersini kimse veremiyormuş 10 sene alanlar bile varmış :) "gibi. Bu da sizi biraz fazla korkutuyor açıkçası, zaten üst sınıflarda bunu bilerek yapıyorlar :) Neyse ben korkunun ecele faydası yok diyerek araştırmaya devam ettim. Bölümü araştırdıkça ilgimi çekmeye başladı. GNU/Linux' u hazırlıktayken duymuş ve bilgisayarıma Gnu/linux dağıtımı olan Ubuntu'yu kurmuştum. Linux maceramın son kullanıcı bazlı kullanımı hazırlık seneme dayanır. Daha sonra ikinci yarıyıl zamanıydı yapısal programlama dersine gitmeye karar verdim. Gidip kodlama da neler yapıyorlar görmek istedim. O derse gidene kadar bir satır bile kodlama yapmamış, algoritmanın a'sını bile bilmeyen biriydim.

 Derse girdim Mustafa hoca veriyordu sanırım o yıl dersi. Tahtada matrisleri anlatıyordu. Ben de "tamam ya bu bizim matrisler" diyorum. Sonra kodlama kısmına gelindi matrislerle ilgili kodlama kısmından bahsedip yine onla ilgili başka bir kodu yazmamızı istedi. Ben de oturmuşum bilgisayar başına açmışım ide'yi deniycem, sanki daha önce kodlama görmüşüm edasıyla:) Şaka maka yazdım gerçekten derlendi de, ben hala ihtimal vermiyorum tabi doğru olduğuna. Hocayı çağırdık, kontrol etti "evet doğru yapmışsın değişkenin adını d yap tamamdır " dedi. Değişken mi   o_0  :)

  O gün yaşadığım heyecanı, mutluluğu size anlatamam. O gün düşündüğüm ilk şey "kızlar niye yapamasın, Melike sen bu bölümü okursun çok da güzel yaparsındı". Tabi kendimi biraz fazla gaza getirmiş de olabilirim, "ne var bunda herkes kodlama yapabilir" de diyor olabilirsiniz ama benim o gün hissettiğim umut bu bölümü sevmeme ve bilgisayar mühendisi olmama sebep olmuştur. Şimdi çok mutluyum bu bölümü okumuş olmaktan.

 Bu okuduğum dört sene içinde öğrendiğim bir şey var ki; belki bir bölümü sevmeden öyle ya da böyle okuyabilirsiniz fakat o işi yaparken lanetler okursunuz. Hatta Libreoffice'e katkı verirken birinin bir yorumunu duymuştum. Yanlış hatırlamıyorsam "işsizler ondan bunla uğraşıyorlar" tarzında bir cümleydi sanırım. Duyduğumda söylediğim bir şey vardı. Gerçekten haklı olduğu bir nokta var; yaptığınız işi seviyorsanız o sizin için iş olmaktan çıkıyor bir hobi oluyor.

 Ben şanslıydım. Çok sevdiğim bir bölümü çok sevdiğim, hakkında rivayetler duyduğum ":)" hocamla birlikte çalışarak bitirdim. Benim kadar şanslı olamayabilirsiniz bu yüzden Türkiye'de neler değişirse değişsin, size kim ne derse desin mesleğinizi seçerken iyi düşünün.